Doğu Türkistan meselesinde geri adım atan bir Türkiye, Türk dünyasına nasıl hamilik yapabilir? Bütün dünya Doğu Türkistanı Çine karşı güçlü bir kart olarak kullanırken, Türkiye Cumhuriyeti Devleti en azından insan hakları ve demokrasi bağlamında Çine karşı baskı oluşturabilir.
Doğu Türkistana gitseniz, o kardeşlerinizin Türkiyeye karşı hasret ve muhabbet içinde olduklarını göreceksiniz.Nereye gitmek istiyorsunuz?diye sorsanız Doğu Türkistanlılara, Önce Kâbeye gitmek istiyoruz, Hac farizasını yerine getirmek için Sonra da Türkiyeye derler. Böyle bir muhabbet var, ama burada aynı hassasiyet söz konusu değil maalesef
Türkiye Doğu Türkistan davasını inkâr ettikçe, kendi izzetinden ödün veriyor. Maalesef Çin de Türkiyeye bu şekliyle saygı duymuyor. Uluslararası kamuoyunda da bizim devletimiz, günden güne irtifa kaybediyor. Osmanlı ecdadının torunları, bugün maalesef zalimden yana ve mazluma karşı bir tavır içinde
İşgal ve sıkıntıların ana sebeplerinin başında bölgenin yeraltı zenginlikleri geliyor. Çin bu yüzden bu bölgenin bağımsızlığını istemiyor. Doğu Türkistan bağımsızlığına kavuşursa, Çin, kendisinin ekonomik açıdan çökeceğini iyi biliyor.
Çin, her türlü teşvikle Çinlileştirme politikasını gerçekleştiriyor, bu konuda da acele ediyor. Bunun asıl sebebi de, gelecekte demokratikleşen Çinin olası bir self determinasyonda bölgeyi asıl sahibi olan Türklere kaptırmaktan duyduğu endişedir. Ayrıca Çin, Türk nüfusundaki artışı önlemek için, binlerce anneyi ve hayata daha gözlerini açmayan yavruları zorunlu ve mecburi kürtaj yoluyla katlediyor ve Türk nüfusunun artışını engelliyor.
Çinin önderliğinde kurulan Rusya, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Tacikistandan oluşan Şanghay İşbirliği Örgütünün de asıl amacı, Batı Türkistan olarak da bilinen Sovyetler Birliği;nden bağımsızlıklarını kazanan cumhuriyetlerdeki bağımsızlık hareketlerinin, Çin sınırında bulunan Doğu Türkistana sıçramasını önlemektir. Bu manada Çinin sözünü dinleyen, bir dediğini iki etmeyen bu ülkeler, Çinden ekonomik siyasi ve askeri alanda destek alıyor.
Doğu Türkistan, Türklerin İslamla ilk defa şereflendiği coğrafya ve İslam medeniyeti içinde şekillenen özgün Türk kültürünün beşiği olarak biliniyor. Divân-i Lugâti't-Türkü kaleme alan Kaşgarlı Mahmudu, Kutadgu Biligi yazan Balasagunlu Yusuf Has Hacibi yetiştiren topraklar Bu coğrafya, 1 milyon 828 bin 418 km karelik yüz ölçümü, 35 milyon Müslüman Türk nüfusu ile Ulu Türkistanın doğusunu oluşturuyor.
Doğu Türkistan, iki yüzyıldır Çin emperyalizminin egemenliği altında. Bu süre zarfında iki defa 1933te ve 1944te Doğu Türkistan Cumhuriyeti adıyla bağımsız devlet kuruldu; ama her ikisi de çok kısa süre içinde Çinli işgal güçleri ve Rus işbirliği sonucu yıkıldı. Son elli yıllık komünist dönemde ise, Doğu Türkistanda sistemli bir asimilasyon politikası yürütülüyor; bölge Çinlileştirilmeye çalışılıyor. Çinlileştirmenin yöntemi ise, Doğu Türkistan halkının milli ve manevi kimliğini ortadan kaldırmak.